대한민국

대한민국

Ayak burkulmasını ciddiye almak gerekebilir. Özellikle içinde sık sık kullanılan çadırın, uyku tulumunun, gaz ocağının, tencere takımının, birazcık da gıdanın olduğu; büyük bir sırt çantasıyla şehirden uzak ormana yakın yürüyen gezginlerseniz, yürürken biraz daha dikkatli olmanız gerekir. “Ciddi sakatlanmalarda doktora başvurunuz”. Ayağınızı burktuğunuzda, tek ulaşımın tekne ya da yürüyüş yolu olduğu bir kumsalda iseniz, doktora gitmek için ertesi günkü tekneyi dolunay ışığının altında deniz kaplumbağalarının yumurta bıraktığı bir kumsalda beklemeniz gerekebilir. Sonra hiç bilmediğiniz bir ülkede “devlet hastanesi” bulmak, bilinmeyen bir dilde yazılmış tabelaların arasında kaybolup köşeden bir tekerlekli sandalye kapmak, sıra almak… Pahalı ve uzun kuyruktan dolayı x-ray çektirmiyoruz. Kırık değildir zaten, kırık olsa duramazsın. “Birkaç güne iyileşir” diye ertesi gün Kuala Lumpur’a gidip Güney Kore uçağını bekliyoruz. Malezyalı arkadaşımız Adida’nın evinde dinleneceğiz. Ama arkadaşımızın kendisi İngiltere’de. Biletleri önceden alırken sakatlanmayı hesaplayamadık tabi… Seoul gibi dev bir kentte iki gün geçireceğiz şişi bir türlü inmeyen ve akıbeti tam belli olmayan bir ayakla… Ardından Rusya uçağı… Türkiye’ye mi dönmeliyiz? Yok, dur bakalım, bir şekilde hallederiz. Adida’nın ev arkadaşı bizi havalimanına kadar bırakıyor. Yabancı bir ülkede dostlarımız var, yalnız değiliz ve ne şanslıyız! Seoul’de de şehir karmaşasından uzakta, dostumuz Yongmin’in evinde kalıyoruz. İade-i ziyaret bi’ nevi. 2 yıl önce Couchsurfing’ten tanışıp İstanbul’da ağırlamıştık onu. 20. Kattaki apartman dairemizden dışarı bakınca, birbirinin ardına çok düzgün dikilmiş beton blokları görüyoruz. Seoul bu görüntüsüyle çılgın ve hareketli bir şehir gibi görünse de, aslında her şey çok sakin. Büyük bir stadyumdan çıkan insanlar sanki futbol maçından değil de, dini bir ayinden çıkmış gibiler. Ellerinde bayraklarıyla kırmızı ışıkta durup kaldırımda sırayla yürüyorlar. Ayak pek de iyileşecek gibi görünmüyor, röntgen de çektirmedik, neler oluyor bihaberiz. Yongmin’in...