Karavanını Satan Gezgin

Karavanını Satan Gezgin

6 ay önce başladığımız yolculuğumuzda şu ana kadar 10.000 km’den fazla yol aldık. 20 farklı şehirde bulunduk, 10 çiftlik ve eko-köy ziyaret ettik, 40’tan fazla farklı yerde kamp kurduk. Bir sürü güzel insanla tanıştık… Kimi zaman yolda kaldık, ufak talihsizlikler yaşadık. Ama tek bir gün için bile pişmanlık duymadık… Bu süre içerisinde 18 blog yazdık, 300’den fazla fotoğraf paylaştık. Şimdi yolculuğumuz Türkiye’nin dışında, Güneydoğu Asya’da devam edecek. Ancak, yolumuzun bundan sonrasına, yol arkadaşımız Murtaza olmadan devam edeceğiz. Bizi dere tepe demeden her yere götüren, bütün yükümüzü taşıyan karavanımızdan maalesef ayrılıyoruz. Hem önümüzdeki yolun uzunluğundan, hem de karavanın yurtdışına çıkışının maddi olarak getirdiği yükten (Araç pasaportu, yurtdışı trafik sigortası, Carnet de Passages Belgesi, uluslararası ehliyetler) dolayı seyahatimize sırt çantalarımızla devam edeceğiz. Artık aynı dört tekerlek üstünde olmayacağız. Ama birçok farklı ulaşım aracıyla – kah trenle, kah otostopla, nasıl yapabiliyorsak öyle – Asya’nın farklı köşelerine ulaşıp, ekolojik yaşamı öğrenmeye, çantalarımızdaki tohumlarımızı ve öğrendiklerimizi paylaşmaya devam edeceğiz. 11 Kasım’da İstanbul’dan Hindistan’a, Chennai’ye kadar uçakla gideceğiz. Buradan başlayacak yolculuğumuzda ilk durağımız Sadhana Forest ve Auroville.  Sadhana Forest, 70 hektarlık erozyona uğramış ve kurak bir araziyi yerli insanlar ile birlikte ormanlaştırarak, onlara aynı zamanda gıda sağlamak amacıyla başlatılan bir proje. Auroville ise yaklaşık 2500 kişilik bir nüfusa sahip dünyanın en büyük ekoköyü – ya da kasabası. Biz de bir süre gönüllü olarak çalışarak, bu oluşumları yakından deneyimlemek hevesindeyiz. Şu ana kadar bize destek olan, bağış yapan, yardım eden, ilgi duyan, ilham veren, davet eden, konuk eden, selam veren herkese çok teşekkür ederiz…...
Yolda Olmak

Yolda Olmak

Sürekli genişleyen bir evrende, saniyede 550 km hızla yol alan bir galaksinin içerisinde, saniyede 2200 km hızla hareket eden bir yıldızın çevresinde, saniyede 29 km hızla dönen bir gezegenin üzerinde yavaşça yol alıyoruz. Belirli bir hedef olmaksızın ve herhangi bir yere yetişmeye çalışmadan, sakince… Ve dünyanın üzerinde bulunduğumuz kısmı güneşe arkasını döndüğünde, yolun bizi getirdiği yerde sabahı bekliyoruz. Hepimiz; bütün canlılar, toprak, hava ve su; seyyahız bu gezegen üzerinde. Var olduğumuz sürece yoldayız… Yolda olmak, sadece yolda gitmek değildir çünkü. A noktasından B noktasına gitmekte olan bir araçtaki kişinin aklında sadece B noktası var ise eğer, o anda A noktası ile B noktası arasındaki bir yerdedir yalnızca, yolda değildir. Çünkü yolda olmak Zenon Paradoksundaki gibi bir yerde bulunmak değil, o yere gidişin kendisidir. Henüz bir tohum iken düştüğü yerde büyüyen ve nihayetinde ölen bir ağaç bile seyahat etmektedir aslında. Kendisi, çevresindeki her şeyle beraber değişmekte ve doğanın akışı içerisindeki yolculuğunu sürdürmektedir. Biz de yerleşik yaşamı geride bırakıp evimizle beraber gezmeye başladığımız ve her yeri evimiz bellediğimizden beri birbiriyle iç içe geçen iki yolculuk gerçekleştiriyoruz aslında. Biri yeryüzündeki, diğeri ise kendi içimizdeki yolculuk… İçsel yolculuğumuz da birbiriyle iç içe geçen iki yolculuk; iki insanın birlikte gerçekleştirdiği iki ayrı yolculuk… Yoluculuğumuzun bizi getirdiği yerlerden biri olan Bayramiç Yeniköy’deyiz… Kaz Dağları’nıngüzelliği içerisinde ziyaretçileri, gönüllüleri ve yerlileriyle birlikte yaşayan güzel bir alan. Buraya vardığımız günden beri tattığımız, dokunduğumuz ve kokladığımız her şeyde doğallığı hissediyoruz. Sabahları önce tavuklar, kazlar, köpekler ve kediler için, sonra homo-sapiens’ler için kahvaltı hazırlıyoruz. Her öğünün yemeğini buradaki toprak sunuyor, buradaki eller birlikte pişiriyor. Çevredeki kuşların sesleriyle beraber mutfaktan güzel bir müzik duyuluyor her zaman. Ne yapmamız gerektiğini doğa söylüyor…...
Bir karavan nasıl bir Eko-van’a dönüştürülebilir?

Bir karavan nasıl bir Eko-van’a dönüştürülebilir?

 Araç ile seyahat ederken hem yakıtı hem de elektriği yenilenebilir kaynaklardan elde ederek karbon ayak izimizi düşürmek mümkün. Biz doğaya daha az karbon salmak, enerji tüketimimizin yarattığı felaketleri (Termik santraller, HES’ler, RES’ler) önlemek için, karavanla seyahat ettiğimiz sürede fosil yakıtlar yerine atık bitkisel yağları, konaklarken de üzerimizde parlayan güneşi kullandık. Atık Yağ Dönüşümü Atık yağ dönüşüm sistemini elektronik aksamı olmayan tüm dizel araçlara uygulayabilmek mümkün. Öncesinde yemeklerde kullanılmış atık yağları süzerek, ayrı bir yakıt tankıyla doğrudan motorda kullanıyoruz. Bio-dizelden farklı olarak, yağ herhangi bir kimyasal işlemden geçmiyor, sadece motorun toleransına uygun olarak filtreleniyor. Atık yağın bu şekilde yeniden kullanımı, sadece bio-dizel hammaddesi elde etmek amacıyla yeni mono kültür tarım alanları açılmasını engellediği gibi, atık yağların bertaraf edilemeyerek su kaynaklarına karışması sorununun da önüne geçiyor. Atık yağları aracımızda kullanabilmek için, bir adet yat tipi yakıt tankı (20-40 lt), bağlantı kabloları, yakıt pompası ve tercihen elektronik ısı göstergesi olan bir dönüşüm kiti ile birkaç farklı yoğunlukta yağ filtresine ihtiyacımız var. Yol üstündeki restoranlardan toplayacağımız atık yağları geçirgen bir bez parçası yardımıyla büyük parçacıklarından temizledikten sonra motor filtremizin kalınlığına göre (bizim aracımızda 5 mikron) filtreden geçiriyoruz ve yağ yakıt tankına dolduruyoruz. Araç ilk önce dizel ile çalıştırılıp motor uygun sıcaklığa ulaştığında diğer yakıt tankına geçiş yapıyor. Motorda oluşabilecek yağ kalıntılarının (tıpkı kızartmadan sonra tavada kalan yapışkanlık gibi) temizlenmesi için de, motoru durdurmadan birkaç kilometre önce dizel yakıt tankına geçiş yapmamız gerekiyor. Hesapta olmayan uzun süreli durmalarda motoru bir süre rölantide çalıştırmamız gerekmekte. Bu şekilde motora hiçbir zarar vermeden atık yağımızı gönül rahatlığıyla kullanabiliriz. Sistemi araca uygulamak için dönüşüm kiti elde edebileceğiniz birçok firma var. Piyasada bulunan dönüşüm kitlerinin bazılarında dizel yakıttan yağa geçiş...
Hazırlık Süreci Vol.1

Hazırlık Süreci Vol.1

Yolculuğa çıkmaya karar verip, birikim yapmaya başlamamızın üzerinden yaklaşık 2 yıl geçti. İşlerimizden ayrılmamızdan beri yaklaşık 3 ay, evimizi kapamamızdan beri de yaklaşık 1 ay oldu. Ancak “son hazırlıklar” aşaması hala bitmedi, belki de bitmeyecek bir süreç. Sırt çantamızı hazırlayıp, tatile çıkar gibi bu yolculuğa çıkamayacağımızı biliyorduk ancak bu kadar da uzun bir süreç olacağını da tahmin etmemiştik doğrusu. Artık yola çıkmak ve oto-sanayi sitelerinden doğaya uzanacağımız günler için sabırsızlıkla gün sayıyoruz. Elimizden geldiğince yaşamımızı sadeleştirmek hayali kurarken, her ne kadar en sade karavan olsa da, bir karavan almak, yaşlı olması sebebiyle bitmek bilmeyen bakımları için çokça enerji ve para harcamak durumunda kaldık. Neden daha iyi bir karavan almadığımızı soran çok oluyor. Bunun için belki bir 2 yıl daha çalışıp, hayallerimizi daha da ertelememiz gerekirdi. Belki bu süreçte yeni sağlık sorunları yaşayacak, yolculuğumuz biraz daha ve biraz daha ertelenecekti. Bizim gibi maddi bolluklar içinde yaşamayanlar için hayallerini gerçekleştirmek hiç kolay olmuyor evet. Ama zaten kolay olması da gerekmiyor, imkansız olmaması kafi. Şimdi yaşadığımız ve yoldayken yaşayacağımız bir sürü zorluk yorucu olduğu kadar, kağıt parçaları ile satın alamayacağımız bir haz ve deneyim birikimi veriyor. Bunu sadece ileride torunlarımıza anlatırken değil, şimdi de tebessümle karşılıyoruz. Geçen hafta erken de olsa küçük bir veda partisi düzenledik arkadaşlar arasında. Bizden bir nevi veda konuşması yapmamızı istediler ve nasıl oldu da böyle uzun ve meşakkatli bir yolculuğa çıkmaya cesaret ettiğimizi sordular. Doğru düzgün cevaplayamadık çünkü ihtiyacımız olan ve var olan şeyin cesaret olup olmadığına emin olamıyoruz. Ne için cesarete ihtiyacımız vardı? Hayal kurmak için mi? Hayallerini gerçekleştirmek için harekete geçmek için mi? Sürekli şikayet ettiğimiz ve mutsuz olduğumuz yaşam tarzından vazgeçmek için mi? Bizim...
Merhaba!

Merhaba!

Gezen Tohumlar’dan merhaba! Gezegenimizin kuzey yarısına bahar gelip doğa yeniden canlanırken, biz de yolculuğumuzun başlangıcının ve ilk blog yazımızın heyecanı içindeyiz. Hayalini kurduğumuz yolculuk boyunca bize eşlik edecek olan karavanımıza  kavuştuğumuzdan beri geçen süre boyunca bir yandan aracımıza alışmaya çalışırken, bir yandan da İstanbul’dan ayrılmaya hazırlanıyorduk. Alışageldiğimiz yaşamımızı geride bırakırken, belirsiz ve heyecan verici yeni bir hayata  başlamamızın ilk adımları tıpkı bebekken attığımız ilk adımlar gibiydi. Önce işlerimizi bıraktık, kedimiz Badem’i emin ellere emanet ettik, ardından evimizden ayrıldık. Megalopolis’e veda etmeden  önce son günlerimizi kapısını çaldığımız dostlarımızla ve 35 yaşındaki karavanımızı tanımaya çalışarak geçirdik. ATG’nin ürettiği ve Karaerler’in Türkiye’de piyasa sürdüğü atık yağ dönüşüm kitini incelemek üzere Ankara’ya yol aldık ilk olarak. Görüşmemizin ardından, iki hafta süreyle konaklayacağımız Akçay’a doğru yola çıktık. Bu iki hafta boyunca, gezen evimiz için güneşlik ve dolap gibi ihtiyaçlarımıza yönelik küçük değişimleri yaparken, bir yandan da yolda karşılaşabileceğimiz teknik sorunları kendi kendimize çözebilmek için aracımızı keşfetmeye çalışacağız… Son gelişmeleri fırsat buldukça blog üzerinden yayımlamaya devam edeceğiz. Baharın getirdiği yenilenmenin her yeri sarması...