by Sezgin | Eki 19, 2014 | Gezen Tohumlar |
Suyun ve rüzgarın şekillendirdiği vadilerin ardından, tamamen farklı bir coğrafyadan geçtik Konya’ya giderken. Tuz Gölü havzasında ufuk çizgimize kadar hiçbir yükselti göremeden ilerledik uzunca bir süre. Nerede sona erdiği belirsiz ancak yakın bir ufuk çizgisi… Rüzgara karşı mücadele edip aracımızı yolda tutmaya çalışırken birkaç metre ötemizi göremediğimiz bir kum fırtınasına yakalandık. Yuvarlanan çalılarla(tumbleweed) tamamlanan atmosfer sanki bir western film setinden çıkmış gibiydi. Geçtiğimiz köylerin isimlerini haritadan bulmaya çalıştık, bulamadık. Sonra GPS’te aradık, orada da yoktular. Sonunu göremediğimiz bir yolda sonsuzluğa doğru yol alıyor gibiydik. Bu olağandışı atmosferde, Tuz Gölü’ne vardığımızda aracımızdan indik. Tamponda, sis lambasının arkasına sığınmış olan renkli kuşu da işte o zaman fark ettik. Onlarca kilometre önce duyduğumuz çarpma sesinin sebebini de öğrenmiş olduk böylece. Bizimle beraber bütün bu yolu kat eden arı kuşu hala canlıydı. En yakın veterinerle aramızda tam olarak 110 km vardı. Kanatlarını ve pençelerini kontrol edip hemen bir kutuya yerleştirdik. Ertesi gün yeniden sağlığına kavuşup uçacak olan kuşla beraber Konya’ya doğru yol alırken, bir başka mucizevi karşılaşmaya rast geldik. İnsanoğlu kuş misali… 2 ay önce Ege’de tanışıp bir süre beraber yol aldığımız bir gezgin dostumuzla yeniden karşılaştık. Bizimle aynı anda aynı yolun aynı yerinde bulunup yeniden otostop çekiyor bize ve beraber gidiyoruz 11. Konya Mistik Müzik Festivali’ne. Konya’ya vardığımızda ücretsiz bir karavan kamp alanı buluyoruz. Elektrik, su, tuvalet, duş, wi-fi; her şey bedava. Hem de hobi bahçelerinin hemen yanında… Konya bizi beklentilerimizin üstünde ve oldukça sıcak bir biçimde karşılıyor; geceleri 4 dereceye kadar düşen sıcaklık dışında. Beklenmedik soğuk kendini gösterince, festival için bir araya gelmiş 50’den fazla gezginin bir arada kaldığı bir atölyeden Bit Pazarı’na akın ediyoruz bir pazar günü. Herkes cebindeki bozukluklarla...