by Sezgin | Eyl 15, 2014 | Gezen Tohumlar |
Ege’nin dağlarında gezdik, Marmara’nın sulak ovalarında dolaştık… Şimdi ise İç Anadolu’nun bozkırlarındayız. Son telgrafımızı Jade Çiftliği’nden çekmiştik (stop). Hemen sonrasında Yeryüzü Eko-köyü’nde 2 günlüğüne kerpiç ev inşaatında çalıştık. Yolculuğumuzun başından beri katıldığımız dördüncü ev inşaatı oldu bu. Yerleşik yaşama geçmeye hazırız. Yeryüzü Eko-köyü ekibi yaptıkları eve Burcu evi adını vermişler. Çalışırken burcu burcu terlediğimiz için olabilir diye düşünmüştüm ama mimari Burcu olduğu için öyleymiş. Kalabalık ve eğlenceli bir grup insanla beraberdik… Fotoğraflarını da siteye koyduk zaten. Burada bir de Doğada Yürürken Etraftaki Bitkileri Tanıma Etkinliği’ne denk geldik. Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi’nden gelen hocalarımızın rehberliğinde şimdi hatırlayamadığım Latince isimleriyle beraber ne yenir, neyin çayı içilir, neyi yersek ölürüz gibi kategoriler altında yol kenarındaki başıboş bitkileri inceledik. Güzeldi. Akşam da köyde kaldığımız ahşap evde türküler söyleyip damacana çalarak dans ettik. Sonra söz verdiğimiz gibi tekrar Jade Çiftliği’ne döndük. Aslında tarhana yapılacaktı, biz de görüp öğreniriz belki diye umuyorduk ama yattı o iş. Böylece birkaç günü daha gündüz bahçe işlerinde çalışıp akşam Berin Abla’ya sorular sorarak geçirdik. Mesela burası niye bu kadar yeşil diye sorduğumuzda “nem var kuzum” dedi. Çok nemli bir yer. Her gece çiğ düşüyor. Bir de çok tırtıl yapmış bu sene. Altında uyuduğumuz ağaçtan çıtır çıtır sesler geliyordu. Tırtıllar büyüyünce Amerikan kelebeği olacaklarmış. Buralarda doğal avcısı olmadığından yemişler hep ağaçların yapraklarını. Amerikan kelebeği emperyalizmi! Jade Çiftliği’nde olmaktan çok keyif almamıza rağmen, gezmeye devam edebilmek için ayrılmamız gerekiyordu. Yoksa Gezen Tohumlar olamazdık. Veda ederken Berin Abla bir sürü domates sosu verdi bize. Her gün menemen yiyoruz hala bitmediler. Adapazarı, Marmara Bölgesi’ndeki son durağımız oldu böylece. Bir süre önce bozulan atık yağ...