Kerala

Sri Lanka’dan Hindistan’a dönüşte ilk olarak Kerala Eyaleti’nin başkenti Thiruvananthapuram’a (ya da Trivandrum) ayak bastık ve ilk düşüncemiz şu oldu: “Yeniden merhaba sidik kokusu, merhaba çılgınca öten kornalar”… Ama garip bir şekilde, kendimizi yeniden eve dönmüş gibi hissediyoruz.

Kerala, Hindistan’ın güney ucunu paylaşan iki eyaletten batıda olanı (Diğeri de Tamil Nadu. Bkz: Chennai, Ponducherry ve Madurai). Bu sefer yerel dil Malayam, İngilizce konuşma oranı da oldukça yüksek. Lonely Planet’e göre Hindistan’da okuma-yazma oranının en yüksek olduğu yer (neredeyse %100). Hindistan’ın her eyaletinde farklı bir dil ve farklı bir kültür olduğundan bahsetmiştik. Bunu yazdığımızda henüz deneyimlememiştik, duyduklarımızı aktarmıştık. Kerala’ya gelince ne demek istendiğini anlamış olduk.

İlk olarak, Trivandrum’a 40 dakika uzaklıkta ve biraz güneyindeki Kovalam’a gidiyoruz. Buraya gelmek aklımızda yoktu aslında; Couchsurfing talebimizi kabul eden ev sahiplerimiz burada yaşıyorlardı. Grigory ve Ulyana, bir süredir Hindistan’da yaşayan ve turist rehberliği yapan Rus bir çift. Oldukça yoğun çalışıyorlar ama akşam yemeklerinde bir araya geliyoruz. Grigory, dünyanın birçok yerini gezmiş bir maceraperest. Tibet’te bisikletini sırtlanıp nehirlerden yürüyerek kaçak girmişliği var. Aynı zaman ikisi de profesyonel fotoğrafçı oldukları için bize minik bir fotoğraf kursu da veriyorlar.

IMG_9571

Kovalam, Kerala’nın meşhur plajlarından, Ayurvedik tedavi ve yoga okulu merkezlerinden biri. Oldukça turistik, bu yüzden Hindistan ortalamasına göre pahalı ama sakin bir tatil beldesi. Turistlerin yaş ortalaması da diğer plajlara göre biraz daha yüksek. Yeniden Hindistan’a alışmaya çalıştığımız günler olduğu, Sri Lanka yazımızı çok geçmeden hazırlamak istediğimiz ve pahalı olduğu için Kovalam’daki 2 günümüzü çoğunlukla evde bilgisayar başında geçiriyoruz.

Ardından keşfetmek üzere tekrar büyükşehir Trivandrum’a gidip, yine Couchsurfing’den bizi evine kabul eden Umang ve ev arkadaşlarıyla kalıyoruz. Ocak ayı olmasına rağmen hava çok sıcak olduğu için, kaldığımız evin terasında uyumaya karar vermemiz, bize etkisi 2 hafta sürecek bir üşütme armağan ediyor. Bu yüzden Trivandrum’da bulunduğumuz zamanın çoğunu yine evde, zencefilli çay içerek geçiriyoruz. Ancak evlerinde kaldığımız uzay mühendisi arkadaşlarımız sayesinde Hindistan ve evren hakkında epey şey öğreniyoruz.

Birkaç gün sonra Trivandrum’un biraz kuzeyinde yer alan Varkala’ya geçiyoruz trenle. Kerala’nın meşhur plajların bir diğeri. Aslında yine derdimiz plaj görmek değil, tavsiye üzerine yolumuzun üzerindeyken uğrayıveriyoruz, ama oldukça keyifli vakit geçiriyoruz.

IMG_9682

Varkala, “North Cliff” (Kuzey Kayalık) ve “South Cliff” (Güney Kayalık) adı verilen iki falezin üzerine kurulmuş sevimli restoranları ve pansiyonları, falezlerin önündeki incecik beyaz kumlu plajı ile turistik olmasına rağmen oldukça sakin ve rahatlatıcı bir tatil kasabası. “North Cliff” olarak adlandırılan sahilin kuzey bölümünde sırt çantalı dostu pansiyonlar da var, pahalı oteller de. Ancak hiçbir yapı, uzun Hindistan Cevizi ağaçlarıyla örtülü bu alanın güzelliğini bozmuyor. Biraz daha güneyde, ise sahilin daha sessiz kısmı başlıyor. Ne şanslıyız ki işte tam bu noktada yer alan, tren istasyonu çıkışında tanıştığımız bir tuktuk şoförünün bizi getirdiği “The Palm Beach Resort”ta ucuz ve güzel bir oda buluyoruz (Geceliği 500 Rs.=18 TL). Biraz daha geride ve denizden uzak bir tepenin üzerinde, çok daha sessiz, ormanın içindeymiş hissi veren Devlet Konukevi var. Burada geceliği 430 Rs.’ye konaklamak mümkün.

Kerala’daki ilk haftamız, bir ayımızı geçirdiğimiz Tamil Nadu ile arasındaki farkı hissettiriyor bize. Kerala, Hindistan’ın turizm açısından gelişmiş bir bölgesi, bu yüzden bir turistin kendini çok daha rahat hissedebileceği ve rahatça giyinip okyanusta yüzebileceği bir yer. Biz de belki bu rahatlıktan dolayı, Hindistan’da ilk defa burada yüzüyoruz. Hem de her gün, günbatımını izleyerek. Batı kıyılarında dolaşmanın bir avantajı da işte bu müthiş günbatımları. Tabi bütün bu güzellikler ve rahatlık, fiyatlara aynen yansıyor. Tamil Nadu’daki günlük bütçemiz 700-1000 Rp. iken, burada 1200-1500 Rp.ye ancak geçiniyoruz, hiçbir turistik faaliyete katılmadan ve alışveriş yapmadan.

IMG_9703

Bir sonraki durağımız, yine bir tren yolculuğunun ardından vardığımız, Kayankulam yakınlarındaki Amritaphuri Ashram oluyor. “Amma” (Anne) veya “Hugging Mama” (Sarılan Anne) adıyla anılan ve Hindu’larca en saygı gören kadın guru olan Mata Amritanandamayi Devi tarafından kurulmuş.

Amma, Dünya’nın birçok yerinde takipçileri olan, insanlara sarılması ile meşhur, oldukça ilginç bir guru. Yaptığı sarılma seanslarına binlerce insan katılıyor, hatta bazen 22 saat aralıksız insanlara sarılıyor. Ashram’a geldiğimiz ilk gün yapılan tanıtım turunda izletilen videoda, insanların ona sarılırken hıçkırıklara boğularak ağladıklarını gördük. Asansörden odalara kadar Ashram’ın her yerinde de küçük fotoğrafları var. Ashram’da yaşayan herkes Amma’ya çok saygı duyuyor. Hatta saygı duymaktan öte, o tam olarak dini bir lider.

Yine tanıtım videosundan öğrendiğimiz kadarıyla gerçekten iyi niyetli biri de. Hindistan’da ve dünyanın başka yerlerinde doğal felaketlerden etkilenenlere yardım eden, kadın hakları ile ilgili çalışmalar yapan, günlük ücretsiz yemek dağıtımları yapan “Embrace the World” adlı sivil toplum örgütünün de kurucusu. Oldukça iyi bağış topluyor olacaklar ki Amerika Birleşik Devletleri’ne bile bir tsunamiden ötürü milyonlarca dolar yardım yapmış.

IMG_9795

Mütevazı bir yer beklerken, çok küçük bir arazide, içinde 15 katlı iki bina dışında birçok 5-6 katlı yapının yer aldığı, çok yoğun bir yerleşimle karşılaşıyoruz. Bizim gibi kısa süreli ziyaretçiler dışında Ashram’da birçok farklı milletten insan uzun süreli olarak yaşıyor ve toplam nüfus ortalama 2000 kişi. Konaklamak için kişi başı günlük 250 Rs (yaklaşık 8 TL) ödeniyor ve bu fiyata 3 öğün yemek de dâhil. Her öğünde verilen bol sulu pirinç ve sebzeli sostan oluşan yemekten sıkılabilecek batılılar için de Amma, “Western Cafe” açılmasını uygun görmüş. Fiyatlar oldukça uygun ve tabii ki her şey vejetaryen.

Ziyaretçiler isterlerse Ashram’daki günlük işlere (Seva) ve sabah-akşam düzenlenen Hindu ayinlerine katılabiliyorlar. Düzenlenen diğer kurslara (Yoga, Ayurveda, Tarot vb.) katılmak ise ücretli. Ashram’da sigara ve alkol tüketmek yasak. Bir de fotoğraf çekmek.

Bizim kaldığımız günlerde Amma, Hindistan Turu’na çıktığı için ona sarılıp, beraber yapılan meditasyon etkinliklerine katılma şansımız olmuyor.  Yoga kurslarına katılımı da oldukça pahalı bulduğumuz için (4 günlük başlangıç kursu 5000 Rp.) pek bir şey yapmadan, sadece Ashram yaşamını gözlemleyerek geçirdiğimiz ikinci günün sonunda ayrılmaya karar veriyoruz.

Kerala bölgesi’ni görmek istememizin en önemli sebeplerinden biri meşhur Backwater’ları (Arka sular). Ashram’ın hemen önünden geçen Kollam-Alleppey vapuruna binip, arka sularda 6 saatlik bir yolculuk yaparak akşamüstü Aleppey’e varıyoruz.

Backwater turları, Kerala’nın en önemli turistik atraksiyonu. Geceliği 3000 Rp.den başlayan Houseboat’larda bir oda kiralayarak geceyi isterseniz suyun üzerinde geçirebiliyorsunuz. Ya da 3-7 saat arası süren ve kişi başı 800 Rp.den başlayan günlük turlara katılabiliyorsunuz. Alleppey’in, bu turlara en ucuz katılabileceğiniz yer olduğu söyleniyor. Ama biz bütçemizi aşmamak için, geceyi ucuz bir odada geçirip, hemen ertesi gün ise Cochin’e (Kochi) doğru yola çıkıyoruz.

Cochin; hem Hollanda, hem Portekiz, hem de İngiliz sömürgesi olmuş bir liman şehri. Fort Cochin olarak adlandırılan tarihi kısmında birçok kilise ve bir de Sinagog bulunuyor.  Olduğunu duyuyoruz ama bir tane bile Hindu tapınağına rastlamıyoruz. İnsanların isimleri de Hintli isimleri gibi değil; Sebastian, Manuel, George…

Yine çok çeşitli Backwater turları, tarihi yapıları ve müzeleri, yoga kursları ve baharat dükkanlarının çekiciliği ile çok fazla turistin geldiği bir şehir. Bizim olduğumuz dönemde bir de Bienal düzenlendiği için sokaklar oldukça hareketli. Bu kadar çok turisti ağırlamak için oteller ve pansiyonlar yetmeyince, yerliler evlerini bir bir Home-Stay ‘e (odaları günlük olarak kiraya verilen ev) dönüştürmüş. Neredeyse merkeze yakın her evde konaklama imkanı bulmak mümkün. Ve tabi her şey yine bize göre pahalı.

IMG_9902

Burada, Little Flower adındaki bir Home-Stay’de kalıyoruz. Bisiklet kiralayıp, sık sık karşımıza çıkan duvar sanatlarına hayran kalarak dolaşmak Cochi’de yaptığımız en zevkli şey oluyor.  Bienal’e karşı çalışmalarıyla ünlü sokak sanatçısı Jaleel’le de böyle tanışıyoruz.

IMG_9852

 Keralaya’a özgü antik bir dans olan Kathakali dansını izlemek de Cochin’de yapılabilecek ilginç şeylerden biri. Ancak kişi başı 400 Rs.’ye ( yaklaşık 15 lira) kıyamayıp katılmıyoruz gösteriye.

Hindistan’ın önemli baharat üretim bölgelerinden biri Kerala. Kıyıdan biraz içlere, tepelere doğru ilerledikçe birçok baharat çiftliği bulunuyor. Biz de bunlardan birine, Thattekad’da, Couchsurfing’den bulduğumuz Motty’nin çiftliğine gitme hayaliyle geçiriyoruz Cochin’deki günlerimizi. Ama son dakikada Motty’nin çiftlikten ayrılması gerektiği için bizi ağırlayamayacağını öğreniyoruz. Biz de ani bir kararla Güney Hindistan’ın meşhur Hill Station’larından biri olan Munnar’a doğru yola çıkıyoruz (Hill Station’ın tam Türkçe’si Tepe İstasyonu olsa da anlamı Serinleme İstasyonu. Yaz sıcağından kaçıp, sığınılan serin tepelerdeki yerleşimler.)

Tahta sandalyeden biraz daha iyi olan otobüs koltuklarında saatler süren bir yolculuktan sonra, irtifadan dolayı Hindistan cevizi ağaçlarının bile yetişmediği Munnar’a vardığımızda adeta kemiklerimiz titriyor. Tepeler boyunca uzanan çay tarlaları ve etrafındaki doğal koruma alanlarında yer alan yürüyüş rotaları sebebiyle çok fazla turist çeken Munnar, Ocak ayında gitmek için çok soğuk (Mart-Haziran arası doğru zamanmış) ve yanımızdaki bütün kıyafetleri üst üste giyinsek bile üşüyoruz. Ama daha önemlisi yerleşiminin bize göre rahatsız edici bir atmosferi var ve oldukça pahalı (sanırız bizim bütçemize göre) ve bir tur satın almadan yapılabilecek hiç bir şey yok. Bu yüzden geldiğimizin gecenin, ertesi sabahı erkenden terk ediyoruz Munnar’ı.

IMG_9924

Kerala bölgesindeki son durağımız Munnar’dan sonra ziyaret etmeyi planladığımız başka bir serinleme tepesi olan Tamil Nadu’daki Kodaikanal’a gitmekten vazgeçiyoruz. Çünkü biliyoruz ki orası da çok soğuk olacak. Ne yapacağımızı bilmeden kuzeye doğru giden bir otobüse atlıyoruz. Yolda sorunumuzun soğuk olmadığını, samimiyet olduğunu anlıyoruz ve ilerleyen günlerde gitmeyi planladığımız Ooty’ye döndürüyoruz rotayı.

Kerala’dan çıkıp, tekrar Tamil Nadu’nun kuzeybatısına geçmiş oluyoruz böylece… Ve her şey değişiyor yine.

IMG_9961

2 Yorumlar

  1. ben sizinle nisan ayında akçayda mustafa-fatmaların evinde tanışmıştım.Karavanı olan, Fatmanın arkadaşı Aydınlı doktorum.Gezinizi yeni izlemeye başladım. Çok ilgimi çekti.Size bol şans diliyorum

    Yanıtla
    • Merhaba Eray,

      Evet, sizi hatırlıyoruz 🙂 Umarım sizin de karavanınızla Avrupa yolculuğunuz keyifli geçmiştir.
      Teşekkür ederiz! Biz de size bol bol güzel yolculuklar diliyoruz.

      Yanıtla

eray baltacı için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir