Pondicherry-Madurai

Pondicherry-Madurai

Sadhana Forest’tan ayrılıp, Asya seyahatimizin ikinci ayını geçirmek üzere Sri Lanka’ya gitmeden önce Hindistan’da Pondicherry ve Madurai’yi ziyaret ettik. Pondicherry (Puducherry), eski Fransa sömürgesi küçük bir yerleşim. Görece temiz, düzenli ve sakin sokakları hala Fransız havasını yansıtıyor. Öyle ki; kentin güneyindeki Fransız mahallesinde dolaşırken karşımıza çıkan şık butik dükkânların etkisiyle, Akdeniz’de minik bir sahil kasabasındaymışız gibi bir hisse kapılıyoruz. Tren istasyonunun hemen yanında yer alan Botanik Bahçesi güzel ve bilgilendirici bir dinlenme alanı. İçerisindeki minik trenle kısa bir tur atıp çocukluğunuza dönebilirsiniz. Şehrin bir diğer önemli noktası da merkezde yer alan Lakshmi Ganesh Tapınağı. Her gün öğleden sonra 4 gibi getirilen zavallı fil dışında pek bir numarası olmasa da, sıkça ziyaret edilen bir yer. Tapınağın yakınlarında bulunan Sri Aurobindo Ashram da, Hindistan tarihinde önemli bir yere sahip olan ve The Mother ile birlikte Auroville fikrini ortaya atan Sri Aurobindo tarafından kurulmuş. Şu anda ise müze olarak ziyaretçilere açık… Kentin tam ortasından geçen üstü açık kanalizasyon dışında, Pondicherry’nin temiz görünüşü restoranlara da yansımış. Bizim genel olarak yemek yediğimiz Bombay Anandha Bhaven adlı uygun fiyatlı restoranın yemekleri oldukça lezzetli. Tapınağa biraz daha yakın olan başka bir Anandha Bhaven daha var, ancak orası biraz daha “turistik”. Konaklamak için ise tavsiyemiz Natura Ashram. Çift kişilik ve paylaşımlı oda seçeneklerinin bulunduğu konukevi hem çok ucuz hem de temiz. Ashram’ın kurucusu, özellikle gençlerle beraber geniş kapsamlı bir kültürel farkındalık yaratma amacıyla yola çıkmış. Ücretsiz atölyelerin düzenlendiği ve herkese açık kursların verildiği bir yer haline getirmeye çalıştığı Ashram’da hayaline henüz ulaşamamış olsa da, farklı yöntemleri denemeye devam ediyor. Çatıdaki çiçekleri sulamasına yardım ederken, kendisinden çok değerli bilgiler edinebiliyorsunuz. Natura Ashram’ın yer aldığı yerleşim, geleneksel yaşamın bozulmadan...
Sadhana* Forest

Sadhana* Forest

*Sadhana: Sankritçe “ruhani yolculuk” Su, ağaç ve insan… Sadhana Forest’ın temelinde yer alan ve onu yaşatan üç öğe. Aviram ve Yorit tarafından, 13 yıl önce, erozyona uğramış çorak bir alanın yeniden ağaçlandırılması için başlatılmış bir proje Sadhana Forest. Şimdi ise her yıl ziyaret eden binlerce gönüllüyle beraber yaşayan bir topluluk. Hindistan’ın güneybatısında, Auroville’in birkaç kilometre yakınında bulunan Sadhana Forest’a, Sadhana Forest’ın diktiği ve yaşattığı ağaçların arasından geçen orman yolundan ulaşılıyor. Ahşap kapısı her zaman herkes için açık. Önceden haber vermeksizin kapısından içeri girip bu topluluğa katılabilirsiniz. Dünyanın her yerinden gelen gezginler ve Hindistan’da yaşayanlarla beraber yıl boyunca binlerce kişi Sadhana Forest’ta yer alıyor. Gönüllülerden, döneme göre en az 2 hafta ya da 1 ay boyunca kalmaları ve kalacakları süre boyunca günlük 300 Rupee (10 TL) yemek katkısı ödemeleri isteniyor. Bir de ayrılırken geri almak üzere 1000 Rupee (35 TL) depozito ödeniyor.  Öğle yemeğinden sonra yapılan kayıt ve kısa bir tanıtım gezisinden sonra uygun bir “hut”a (ağaç ev) yerleştiriliyorsunuz. Aynı anda yüzden fazla gönüllünün konaklaması için onlarca ağaç ev var Sadhana Forest’ta. Büyük yurtlar ve çiftlere özel küçük odalar… Sadhana Forest’ta sentetik temizlik ürünleri kullanılmıyor. Kayıt sırasında 100 Rupee (5 Lira) karşılığında bitkisel şampuan ve doğal sabun alabiliyorsunuz. Ağız temizliği için de diş macunu yerine, bütün hutların kapısında asılı bulunan cam kavanoz içindeki diş tozu kullanılıyor. Sentetik, toksik ve sağlığa zararlı maddelerden uzak olunması için Sadhana Forest’ta kalan gönüllülerin, kaldıkları süre boyunca Sadhana Forest’ın içinde ya da dışında sigara, alkol ve uyuşturucu kullanmaları kesinlikle yasak. Kayıt sırasında imzalanan metinde de özellikle belirtilmiş. Her gönüllü, Sadhana Forest’ın ilkelerini ve değerlerini kabul ederek topluluğa dahil oluyor. Veganizm, İnsan Birliği, Unschooling (Okulsuzlaştırma), Armağan...
Auroville

Auroville

Chennai ve Mahabalipuram’dan sonraki durağımız Auroville. Puducherry’ye (Pondycherry -sömürge dönemi ve bağımsızlık sonrası olmak üzere birçok şehrin iki ismi var-) birkaç kilometre uzaklıkta bulunan Auroville, The Mother’ın (Mirra Alfassa) oluşturduğu ilkeler çerçevesinde hayata geçirilen, tüm dünyadan insanlara açık bir alternatif yaşam projesi. Auroville’e ilk kez gelen herkes gibi biz de ilk olarak Visitor Centre’a gidiyoruz. Konaklamak için Auroville’e ait misafirhanelerden birine yerleştikten sonra keşfimiz başlıyor. 50.000 kişinin kendi kendine yeterli bir yaşam sürebilmesi için tasarlanan Auroville’in nüfusu şu anda 2500 civarında. Bu yüzden içindeki yerleşimler biraz dağınık ve birbirine uzak, kendine yeterlilik hedefine henüz ulaşabilmiş değil. Ziyaretçiler de, sakinler de (Aurovillian), Auroville’in içinde genellikle motosiklet kullanıyor ancak biz bisiklet kiralamayı tercih ediyoruz. Yerleşimin merkezinde, Auroville’in simgesi olan Matrimandir bulunuyor. Büyük bir küre şeklinde tasarlanmış olan yapıya girmek için, her seferinde önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. İçerisinde genel olarak mermer kullanıldığı için her yer bembeyaz, ziyaretçilere de içeri girerken beyaz çorap veriliyor. Kürenin merkezinde ise meditasyon odası bulunuyor. Odanın ortasında da kürenin tam tepesindeki bir optik aynadan gelen ışınlarla gökyüzünün görüntüsünün yansıtıldığı küçük bir cam küre var. Matrimadir’in bahçesinin peyzajı için de epey çaba sarf edilmiş. Bahçenin tam ortasında büyük ve yaşlı bir Banyan ağacı bulunuyor. Bize göre, meditasyon için fazlasıyla yeterli ve daha sade. Auroville’in yönetim merkezi olan Town Hall ve toplu yemek hazırlanan Solar Kitchen ortak kullanılan yerlerden en önemlileri. Ancak Solar Kitchen’da yemek için Aurocard almanız, para yüklemek için de Town Hall’a gitmeniz gerekiyor. Büyük ölçekli bir proje olduğu için, işleyiş de epey bürokratik… İsteyen herkesin katılabildiği yoga, ayurveda, dans, kişisel gelişim kursları gibi aktivitelerin yanında ziyaretçi olarak Auroville’de ücretsiz olarak düzenlenen etkinliklere de katılmak mümkün. Eğer uzun...
Biraz daha Bharat*?

Biraz daha Bharat*?

*Bharat: Hintçe’de Hindistan Hindistan’la ilk adımımızı attığımız Chennai’de, bu kültürün oldukça önemli bir öğesi olan Hint mutfağıyla da tanıştık. Hindistan, Hindu kültürünün gerekliliklerinden dolayı vejetaryen dostu bir ülke… Marketten aldığımız her ürünün paketinin üzerinde kırmızı veya yeşil nokta var. Yeşil noktalı ürünler vejetaryen. Et ya da yumurta içermiyor. Restoranların çoğunda da vejetaryen ürünler ağırlıkta. Hamur işinin yanında kızartmalar da oldukça yaygın ve yiyecekler odun ateşi ocaklarda hazırlanıyor. Dosa, Uttapam, Idly gibi krep benzeri doyurucu hamur işleri, yanında küçük kaplarda sulu yemeklerle birlikte servis ediliyor. Elbette ki her şeyde bol bol baharat ve acı var. Acıya alışmanın yanında yemekleri çatal ya da kaşık olmadan, elle yemeye de alışmak gerekiyor. Hatta bazen tabak bile olmadan… Güney Hindistan’da bazı yerlerde yemekler muz yaprağı üzerinde servis ediliyor. Tropik meyvelerden özellikle papaya ve ananas bolca bulunuyor. Sokaklarda sık sık, karışık meyve tabağı ya da taze sıkılmış meyve suyu hazırlayan seyyar satıcılarla karşılaşıyoruz. Suyunu içebileceğiniz bir diğer şeyse tabii ki Hindistancevizi. Hemen kırılıp, içine pipet saplanarak servis ediliyor. Elinizde kocaman bir meyveyle dolaşmak epey eğlenceli… Yedikten sonra hayran kalıp, öğün aralarında sık sık atıştırdığımız bir şey de muz cipsi. Biraz kalın kesilmiş patates cipsi gibi görünüyor. Tuzlanıp yağda kızartılmış tatlı bir meyve kulağa garip geliyor olabilir ama zaten kulağımızla yemiyoruz ve tadı muhteşem. Hindistan’ı ve mutfağını tanımaya çalışmakla geçen 5 günün sonunda Chennai’den ayrılıp biraz güneye, Mahabalipuram’a geçiyoruz. Maamalapuram ya da kısaca Mahabs olarak da bilinen bu küçük yerleşim, UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası’na aldığı tapınakları ve uzun plajıyla biliniyor. Mahabs’ta, 2 gece Bob Marley Cafe’de konaklıyoruz. Mekân sahibi, aynı zamanda pansiyon olarak kullandığı odalardan ikisini Couchsurferlar için ayırmış. Okyanus kıyısında, çatısı muz ağacından örülmüş bir...
Hindistan’a Giriş 101 (Chennai)

Hindistan’a Giriş 101 (Chennai)

İlk başta sadece, vize başvurusu sırada konsoloslukta gördüğümüz slogandı “incredible India”. Şaşırtıcı, akıl almaz, olağanüstü… Chennai’de geçirdiğimiz 3 gün sonunda, bunun Hindistan için yapılabilecek belki de en uygun tanımlama olduğunu fark ettik. Sharjah Havalimanı’ndaki 17 saatlik beklemeyle beraber 1,5 günü bulan yolculuğumuzun sonunda güneş henüz doğmamışken varıyoruz Chennai’ye. Dışarıyı çıktığımızda, sıcaklık ve nemden dolayı nefes almakta zorlanıyoruz, ta ki alışana kadar. Gerçek anlamda nefes kesici… Erken saatlerde, bizi misafir edecek olan Erik ve Selcem’in evine varıyoruz. Couchsurfing sayesinde, tamamen farklı bir kültüre yavaş bir geçiş yaparak, yaşadığımız kültür şokunu biraz olsun hafifletiyoruz… Kasım ve Aralık ayları Hindistan’ın güneyinde Muson mevsimi. Bu yüzden dolaşmaya çıkarken yağmurluğumuzu yanımızdan ayırmıyoruz. Ancak yağmur suyu bile sıcak olduğu için ıslanmak dert edilecek bir durum değil. Sokaktaki herkes, ya yalınayak ya da terlikle geziyor… Chennai, Hindistan’ın 4. büyük kenti. O yüzden trafik oldukça yoğun. İlk başta hiç susmayan korna sesinden dolayı çıldıracak gibi oluyoruz. Alışkanlıklarımızdan dolayı korna çalmak bizim için biraz agresif bir tavır. Ancak burada neredeyse hiç kimse öfkeli değil ve trafiğin akışı tamamen buna bağlı. Bütün o keşmekeş içinde sürücüler kornayla haberleşiyorlar. Dilbilimin alanına girebilecek kadar gelişmiş bir dil. Çoğu aracın arkasında da şu yazıyor: “sound horn” (korna çal). Farklı tonlardaki korna sesinden sonra her yerde karşılaştığımız bir diğer şey ise elbette ki baharat kokusu. Şehir kocaman bir aktar gibi. Ancak bu da başka bir dil. Bütün o ses ve renk cümbüşü içinde koku bir pazarlama aracı oluyor. Hoşunuza giden koku sizi muhtemelen hoşunuza gidecek olan bir yemeğe götürüyor… Etrafımızdaki bunca dile bir de Chennai’nin bulunduğu bölge olan Tamil Nadu’daki yerel dil, Tamilce ekleniyor. Hindistan’a gelmeden önce Hintçeyi anadiliniz gibi öğrenseniz bile bu...